-----------▼
Vahdete Gidişin Yolu
▼ -----------
Güneş akşam veda edip giderken,
Yine hüzün çöktü, dağlar yoluna,
Gök kubbede, yıldızları silerken,
Bitsin firak, visâl düşsün yoluna.
Nasıl geçer bu sevdanın hüzün’ü?
Dağı kazıp yola katsam düzünü,
Bize doğru dönüver de yüzünü
Çıksın kervan, bu visâlin yoluna,
Her yokuşun, bir inişi olurmuş,
Akan seller aşk gölünde durulmuş,
Dere-tepe, iniş-çıkış, yorulmuş,
Düze in de, gir sevdanın yoluna.
Beyaz çehren, al al olur dilberim,
Haya-iffet bu halinle kal derim,
Veren Rabb’im, ihsanı bol, ol kerim,
Girmeliyiz, takdir olan yoluna,
Gece ile gündüz için ayrılık,
Ufukdaki çizgide bir farklılık,
Olmaz günün tamâmına gayrılık,
Vahdet için gir vuslatın yoluna.
Dalga-dalga vuslat vurur sahile,
Geri döner, sürûrumuz nafile,
Tesellî çün, martılardan kâfile,
Gelse bile, dönecektir yoluna.
İftirakım hitam, bulsun durulsun,
Aleyhinde olsa bile yorulsun,
Hesap günü, ayrılağa sorulsun,
Kabir dahi, mani değil yoluna.
Firak var ya; işkencedir, bilirsin,
Necat için buna ferman edilsin,
Acı çektim, günahlarım silinsin,
Emir gelse, girsem kabrin yoluna.
02/12/2008
Bedri Tahir Adaklı