Karınca
Bir asır öncesi, son durak dedi,
Şimdi bulunduğu, yere varınca.
Hayali belliydi, ne kuş, ne kedi,
Fil olmaya karar, verdi karınca.
Dünya saatini, şiddete kurdu,
Her çalışta mazlum demedi vurdu,
Önüne gelene,saldırdı,durdu,
Küçük bedenini, dehşet sarınca.
Su'yu hiç sevmezdi, içkisi kan'dı,
Zulmeti yüzünden, kaç yürek yandı.
Durmadı yerinde, azdıda, azdı,
Ağıtlar, feryatlar, arş'ı yarınca
Sağında, solunda, olmadı dost'u,
Çelikten bir zırh'a, büründü post'u,
Ne yediyse yedi, hep ölüm kustu,
Çevresi ürk'erdi, o acıkınca.
Ardında desteği, olmasa şayet,
Elbette ömrü son, bulurdu gayet.
Onca nebi gördü, onlarca davet,
Çevirdi yüzünü, biraz bakıca.
Kıyamet müjdesi, bu olsa gerek,
Düştü gökkubbeyi, taşıyan direk.
Izdıraba doydu, binlerce yürek,
Lakin onun için, yoktu sakınca.
Abdullah Ataş